Topkapı Sarayı’ndan Karaköy’e Uzanan 500 Yıllık Baklava Alayı Geleneği

Kanuni Sultan Süleyman zamanından kalma bir gelenek olarak, her ramazan aynının on beşinci günü, Hırka-i Saadet ziyafeti nedeni ile İstanbul’da bulunan yeniçerilerle diğer asker ocaklarına on kişiye bir tepsi düşecek şekilde saray baklavası ikram edilirdi. O gün, başta yeniçeri bölükleri olmak üzere tüm askerler sarayda orta kapıdan içeri alınırlar, futa denilen ipekli peştemallere bağlanıp saray mutfakları önüne dizilmiş olan baklava tepsileri karşısında bir sıra halinde dizilirlerdi. Askeri Babüssaade’de bekleyen Silahdar Ağa sağ kolunda Anahtar Ağası ve sol kolunda Baş Lala, önünde yedi kişi Çakırsalan ve arkasında Kilarcıbaşı Baltacısı ile Silahtarağa Paludecisi olduğu halde kapıdan çıkardı. Kendisini takip eden bu son iki kişi hariç olmak üzere diğer maiyetini kapı ağzında bırakarak baklava tepsilerinin bulunduğu yere gelir, yeniçerilerin birinci bölük defterinde kayıtlı bulunan padişah için iki tepsi baklava alırdı.

Sonra, her bölükten iki kişi gelerek kendilerine ait baklava tepsilerini, futalarının düğüm yerinden yeşil boyalı sırıklara geçirirlerdi. Bütün askerler baklavasını aldıktan sonra işaret edilir, orta kapı açılır, yeşil sırıklara geçirilmiş baklava tepsileri dışarı çıkar, orada her bölüğün ustası, sakası, mütevellisi, odabaşısı,  karakollukçusu ve bayraktarları baklava tepsilerinin önüne geçerek gürültülü ve şenlikli bir alayla kışlalarına dönerlerdi. Tepsilerle futalar ertesi sabah saray mutfağına iade edilirdi.

Özellikle yeniçerilerin Baklava Alayı, her sene İstanbul halkının eğlencelerinden biri olur, tepsilerin geçeceği yollar halk tarafından doldurulurdu. Son Baklava Alayı, hicri 15 ramazan 1241’de (Miladi 21 Nisan 1826) Yeniçeri ocağının kaldırılmasından bir buçuk ay önce yapılmıştır. *

*: Kaynak: Büyük İstanbul Ansiklopedisi, İlber Ortaylı

Topkapı Sarayı’ndaki Baklava Alayı geleneği son bulsa da Karaköy Güllüoğlu Baklava Alayı geleneği geçmişle geleceği birleştiren bir lezzet köprüsü olmaya devam ediyor.